Bir Dilim “Aşk”

Yazar:

 
Boş bir kâseyi tıka basa aşkla doldurarak yaptık en büyük hatayı. Anlayıştan, hoşgörüden, huzurdan, sadakat ve güvenden bihaber yavaş yavaş karıştırdık hayatlarımızı. Eksik bir şey var mıdır diye düşünmeden pişirip, kalbe indirdik. Nefis bir tat kaldı ruhlarımızda, kalplerimizde ve akıllarımızda. Bu böyle gitti bir süre. Tazeledik durduk aynı karışımları, belleklerimize işledik bu doyumsuz tarifi. Her şey ne kadar da güzeldi değil mi? !

   Derken… Bir kramp girdi kalbe, hazımsızlık baş gösterdi.Habire içimizden dilekler tuttuk, gözlerimizi kapattık, açtığımızda yoktuk… Bari bir tatlı kaşığı mantık ekleseydik. Katı kalplerimizi, mumdan düşen damlalarla sulandırıp, aşkı daha güzel detaylarla harmanlasaydık. Öyle şaşaalı tariflere gerek mi vardı? Her aşkın tadı, barındığı kalbe güzel gelmez miydi? Elbette durum öyleydi fakat biz sadece “aşktan” aşlar yaptık kendimize. Hiç sudan, undan, tuz ya da şekerden tek başına yemek olur mu? Madem “olmaz” diye cevap veriyoruz; ne diye sadece “aşkla” yoğurduk kalplerimizi? Mantığımızı körelttik, sadakati gücendirdik. Şimdi de kalkmış “eksik bir şey var” diye çıkıyoruz sevdiklerimize. Elbette var hem de sonradan eklendiğinde hiçbir işe yaramayacak kadar önemli ölçülerde… Pişmiş aşa su eklenmez ve “aşk” asla böyle büyümez.

    “Aşk bıkılmayandır” der Duclos. Şimdiki aşklardan bıkıldığına göre; bizim yaşadıklarımızın adı başka. Biz ne yaşıyorduk, nasıl başlamıştık, eksiklerimizi yazmış mıydık? Can yaralarını sardık mı ya da hepten mi yaralandık? Bu kadar çok soruyla bir arada kalır mı aşk? Hangi sebepten tutunsun sevdaya, nerden yakalasın aşkı ki tutsun da bırakmasın? Aşk bıkılmayandır, öyle mi?  Bıkılmıyor doğrusu(!)

    O boş kâseyi bir kere alın önünüze.  “Kalp tadı” diye bir şey var canım! Sen; hoşgörüyü seviyorsan, sırf o seviyor diye güven de koyacaksın tarifine.  İster kaşık kaşık ekle, ister huzur gibi serp üzerine… Baktıkça; bir görsel şölene benzeyen minik kristaller gibi parlasın kalbinizde… Mantığa, huzura ve bir dilim Aşk’a…

                                                        



AŞK
Aşk; yalnız bir operadır kış güneşinde dinlenen.
Aşk; bazen bir zaman hatasıdır.
Aşk; bazen kavuşamamak, adını karalamaktır kağıtlara.
Uzun bir suskunluktur ya da durmadan ondan konuşmaktır.
Aşk; bir filmin, bir karesinde takılıp kalmak…
Bazen tuhaf bir cesaretle meydan okumaktır.
Aşk; bazen nedenini bilmediğiniz bir duraksamadır.
Aşk; bir harabenin ortasında birşey bulup da ne yapacağını bilemeyen
iki savaş çocuğu gibi kalmaktır.
Eylül’ün toparlanıp gitmesini izlemektir.
Bir bakış bile anlatmaya yeterken herşeyi
kalbinizi dolduran duyguların kalbinizde kalmasıdır.
Aşk; canınızla beslemektir hüznün kuşlarını.
Aşk; vazgeçmektir gözlerinden.
Geceleri ansızın nedensiz uyanmaktır uykularından, usul usul ağlamaktır.
Aşk; birgün anahtarın ters döneceğine inanıp ışığa kavuşmayı özlemektir.
Aşk; buralardan öylece çekip gitmek ve sonunda kendine bir gül vermektir.
Acını içine alıp, göz damlalarını tutup, güçlü olmaya çalışmaktır.

İclal Aydın

5 yorum → "Bir Dilim “Aşk”"

arefindemiss
26 Şubat 2012 09:31

İclal Aydın ve onun aşk üzerine sözleri. Her zaman hayran olmuşumdur.

Apple Hocam
26 Şubat 2012 14:28

Aşk; bazen kavuşamamak, adını karalamaktır kağıtlara.


çok süpermiş..

iclal aydın ve senin paylaşım için tşkler

eglengunce
26 Şubat 2012 15:20

halk arasında bir tekerleme şeklinde yayılmış bir espirimiz vardır herkes bilir aşk bir sudur iç iç kudur bence bu yazıya tam uyar :)

dreamnreal
27 Şubat 2012 08:14

aşk eziyettir,yanlış mıyım

Yorum Gönder

Son Yazılar

Özgür Makalelerin Adresi: Bir Dilim “Aşk”.
Anarschi Hit Adam